Erken tanı ve tedavi yöntemlerindeki gelişmelere rağmen son yıllarda kronik hastalıklarda ciddi bir artış saptanmıştır. Yanlış beslenme, bilinçsiz ilaç kullanımı, uyku düzensizliği, yaşadığımız ortamda farkına varmadan maruz kaldığımız toksinler, stres ve birçok faktör; sindirim (mide, bağırsak, vb.), dolaşım (kalp-damar-kan), iç salgı bezleri (hipofiz, tiroid, vb.), kas-iskelet, sinir, solunum, üreme ve boşaltım sistemi gibi vücudu oluşturan tüm sistemleri etkileyerek kişinin sağlığını bozmaktadır.

Bunların sonucunda hipotiroidi, huzursuz bağırsak (irritabl bağırsak) sendromu, inflamatuvar bağırsak hastalıkları, kardiyovasküler hastalıklar (hipertansiyon, aritmi, vb.), anemi, kanser, fibromiyalji, migren, osteoporoz, alzheimer, şeker hastalığı, astım, alerji, sedef hastalığı, romatizmal hastalıklar, otoimmün hastalıklar ve diğer kronik inflamatuvar hastalıklar gibi sayısız hastalık ortaya çıkmaktadır.

Fonksiyonel tıp yaklaşımı fizyolojik yapının korunmasını, bozulmuş olan fizyolojik yapının ise yeniden iyileştirilmesini hedefleyen, bilimsel verilere dayalı bütüncül bir yaklaşımdır. Kişiye ait tüm bilgileri inceleyerek sağlığı korumayı ve altta yatan bozukluğun nereden kaynaklandığını bulmaya çalışarak kişiye sağlığını yeniden kazandırmayı hedefler.

Fonksiyonel Tıp yaklaşımında amaç; tanı koyup ilaç reçete ederek sadece semptomatik bir düzelme sağlamak değildir, hastalığın oluşumuna zemin hazırlayan faktörleri bularak bunları ortadan kaldırmaktır. Bunun yanında biyolojik sistemleri destekleyerek, yıllar içinde yavaş yavaş bozulan sağlığımızı aynı yoldan geriye çevirmek ve gerçek bir düzelme sağlamaktır.